Türkiye’deki en büyük emek israflarından birisi İngilizce öğreniminde gerçekleşiyor. Çevremde çok insan biliyorum, yıllarca İngilizce öğrenmek için vakit harcamış, ama hep yanlış yerlerde harcamış.

Bu yazıda kendi deneyimlerimden aldığım dersleri paylaşacağım. Ben İngilizce uzmanı değilim. Eğitimci de değilim. Uzmanların da görüşlerini alın. Fakat benim burada yazacağım tavsiyeleri de lütfen dikkate alın. Bu teknikler size çok zaman kazandıracaktır.

İngilizceye yönelik doğru dürüst bir eğitim almadığımı, öncelikle belirteyim. Ne orta okulda, ne üniversitede, ne de özel bir kursta düzgün bir İngilizce eğitimi aldım. Orta okulda, haftada iki üç saat çok kötü bir İngilizce dersi görmüştük. Üniversiteyi ODTÜ ve Boğaziçi’nde okudum; ancak hiç İngilizce dersi almadım. İngilizce hazırlık okumadım, ne orta okulda ne üniversitede. ODTÜ’nün İngilizce sınavını, 90 civarı bir puanla, tüm İngilizce derslerinden muaf olarak geçtim.

Ders almadan İngilizceyi nasıl öğrendim?

Öncelikle şunu söyleyeyim: Ben yüksek dil zekası olan bir insan değilim. Benim yaptığımı herkes yapabilir. Yeter ki, ısrarla size söyleyeceğim teknikleri uygulayın.

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

İnanın bana, sadece bu kadar. Ortada acayip büyük bir sır yok. Acayip teknikler yok. Özel ders kitapları yok. Özel alıştırma teknikleri yok. Sadece kitap okumak yeterli.

Fakat kitap okurken, şuna dikkat ettim: Edebiyat eserleri okumadım; daha aktüel, benim ilgimi çeken türlerde eserler okudum. Örneğin, o zamanlar ekonomiyle, teknolojiyle, fen bilimleriyle ilgileniyordum. Bu konularla alakalı kitapları ve dergileri okuyordum.

Şimdi bunu yapmak, eskiye nazaran çok kolay. Tek yapmanız gereken, internetten sizin ilgi alanınıza giren blogları takip etmek. Her şey bedava, her şey erişilebilir. Bunu değerlendirin.

İlgi alanınız nedir? Sosyal medya mı, pazarlama mı? Özellikle bu alanlardaki blogları googleda bulun ve her gün bir iki saat okuyun. Sadece okuyun. Benim seviyemin çok üstünde demeyin, yavaş da olsa okuyun. Yanınızda bir sözlük olsun. Bilgisayarınızda çalışan WordWeb adlı İngilizce-İngilizce sözlüğü tavsiye ederim. İngilizce-Türkçe olarak da, web tabanlı tureng.com sözlüğünü tavsiye ederim. Fakat kendinizi buna çok alıştırmayın. En azından kelime aramalarınızın yarısını İngilizce-İngilizce sözlükten yapın. Bu sözlükler, zihninizi bağlam üzerinden kelimeyi anlamaya odaklar. Böylece zihniniz, her zaman İngilizcenin dağarcığında kalır. Daha hızlı ve temelden öğrenirsiniz.

İlgi alanınızdaki blogları bulamıyor musunuz? Hemen aşağı yazın. Faydalı bazı arama teknikleriyle nasıl ilgili blogları bulacağınızı göstermeye çalışırım.

**Sadece Okumak Yeterli mi? **

Açıkçası, okumak dışında yaptığım önemli bir etkinlik daha vardı: Yazı yazmak. Yazı yazmak da, okuma yapmak kadar etkili bir dil öğrenme yöntemi. Okurken, zihin tam aktif olarak çalışmaz. Yazı yazarken, zihnin konsantrasyon seviyesi çok daha yüksek olur. Beynin en köşe bucağındaki kıvrımlar bile enerjiyle dolar. Sinapslar arasında yıldırımlar çakmaya başlar.

Bize ne yazık ki, Türkiye’de okullarda yazı yazmak öğretilmiyor. “Sakla samanı gelir zamanı” gibi kalıp sözlerin ötesine geçmiyor, Türkçe derslerindeki yazım alıştırmaları. Çok büyük kayıp.

Yazı yazmak, zihni en fazla canlandıran etkinliklerden biridir. Hafızanızın tamamını taramanız gerekir, yazı yazarken. Fikirler, kavramlar, hatıralar zihinde uçuşur durur. İşte bu hareketliliktir, yazı yazmayı en etkili öğrenme aracı kılan şey.

Yazı yazarken, eskiden öğrenmiş olduğunuz tüm kıyıda köşede kalmış bilgileri, zihniniz tarar. Tararken, sinir hücreleriniz arasında sayısız yeni bağlantılar kurulur. Bu bağlantılar sayesinde, unutmak üzere olduğunuz bir sürü kelime zihninize işlenir, unutmazsınız. İfade kalıpları zihninize yerleşir. Çok hızlı bir şekilde dili öğrenirsiniz.

Nasıl Yazı Yazacağım Durduk Yerde?

Benim kullandığım yöntemlerden birisi, günlük tutmaktı. Aklıma gelen fikirleri, yaşadığım anıları, arkadaşlarımla yaptığım tartışmaları boş vakit bulur bulmaz günlüğüme yazardım. Günlüğümü dört dilde tutardım: Türkçe, İngilizce, Almanca, İspanyolca. Hangi dilde alıştırma yapmak istiyorsam, o dili kullanarak yazardım. Böylece tüm bu dilleri eş zamanlı olarak pekiştirirdim.

Fakat günlük tutmanın dışında başka vesileler de oluşturabilirsiniz, yazı yazmak için. Mesela, internet forumları veya bloglarını gezin. İlginizci çeken konular olsun yine her zamanki gibi. Merakınızı tahrik eden veya sizi heyecanlandıran bir tartışma veya yazı bulur bulmaz, hemen yorum yazın. Yazarın hangi fikirlerine katılıyorsunuz? Bu fikri destekleyecek hangi yeni örnekleri verebilirsiniz? Veya eleştiriyorsanız, neden karşı fikirde olduğunuzu, argümanlarıyla beraber yazın.

Eğer İngilizceyi bugün öğreniyor olsaydım, muhtemelen günlük tutmak yerine, internet forumlarına, bloglarına yorumlar yazarak alıştırma yapmayı tercih ederdim. Çünkü böylesi birçok yönden daha zevkli ve motive edici. Yazdıklarınızı sadece siz okumuyorsunuz. Bir topluluk içinde tartışıyorsunuz. Topluluk içinde fikirleri paylaşmak, sizi daha fazla yazmaya motive eder; çünkü insanlar yazdıklarınıza cevap yazar, belki takdir eder, belki bazen eleştirir. Her ikisi de, sizi daha fazla yazı yazmaya teşvik eder. Önemli olan da bu zaten.

İngilizceyi Nasıl Öğrenmemeli?

Asla gramer kitaplarından, Headway türü İngilizce ders kitaplarından, test kitaplarından, kelime bilgisi kitaplarından İngilizce çalışmayın. Tamam, biraz fazla abarttım. Bunlardan da yararlanın; fakat esas kaynağınız bunlar olmasın. Bunlar sadece yardımcı kaynak olarak kalsın.

Gramer bilginizin süper olmasının bir önemi yok. Önemli olan, bir metni hızlı bir şekilde okuyup anlayabiliyor musunuz? Gramer kitapları size bu yeteneği kazandıramaz.

Bu tür özel ders kitapları, dilin sadece dar bir alanına sizi odaklar. Bunun da elbette faydası vardır; fakat dil öğrenmek, daha bütüncül bir yaklaşımı gerektirir. Kitap okumak, sohbet etmek, yazı yazmak. Bunlar bütüncül aktivitelerdir. Bunları yaparken, dilin hem gramerini öğrenirsiniz, hem ifade kalıplarını tekrarlarsınız, hem de kelime bilginiz genişler. Hepsi beraber olur. Zaten önemli olan da bu.

Zevkli Bir Şekilde İngilizce Nasıl Öğrenilir?

Kitap okumak, yazı yazmak gibi daha doğal yöntemler, insanın zihinsel doğasıyla daha uyumludur. Gramer kitabı çalışmak, sadece ders çalışmak türünde bir etkinliktir. Normalde, hayatınızda kendi isteğinizle durup dururken gramer çalışmazsınız. Fakat kitap okumak ve yazı yazmak, hayatınızın tümüyle uyumlu etkinliklerdir.

Ben lisedeyken ekonomiyle çok yakından ilgilenirdim. Zaten bu konudaki dergileri ve kitapları okumaktan zevk alıyordum. Tek yaptığım okuduğum eserlerin İngilizce olmasını sağlamaktı. Böylece hem zevk aldığım bir konuyu okuyordum; hem de İngilizcem gelişiyordu.

Mesele, bu ikisini bir arada gerçekleştirebilmek: Öğrenmek ve bunu zevk alarak yapmak. Eğer bunu yaparsanız, zaten kendinizi sıkıntıya sokmanız da gerekmez. Zaten İngilizce öğrenmek sizin için sıkıntılı bir vakit kaybı olmaz; tersine kendiniz vakit ayarlayıp, İngilizce bir şeyler okumak için fırsat oluşturmaya çalışırsınız.